19. yüzyıl Kapadokya evleri yamaçlara, ya kayaların oyulması suretiyle ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimari malzemesi olan taş, yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktığında yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir.
Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir.
Evlerin kat aralarında bulunan konsolların araları bazen tek bazen de 2-3 sıralı rozet, yıldız, palmet, yelpaze, fırıldak ve stilize bitki motifleriyle doldurulmuştur. Çoğunlukla konsolların yüzeyi perde püskülünü andırır yüksek kabartma motiflerle kaplıdır.
Evlerin pencereleri ikişer veya üçerli olup etrafları daha çok stilize bitki motifleriyle süslüdür Pencereler ‘kanatlı’ ve ‘giyotin’ tarzda olmak üzere iki tiptir. Her iki tip evlerde çok sayıda oturacak odalar, mutfak, kiler, depo, tandır, şarap-pekmez yapma bölümleri v.s. bulunmaktadır. Misafir odalarındaki nişlerde sıva üzerine boyalı bezemeler bulunmakta; genelde püsküllü perde motifinin altında çiçek doldurulmuş kulplu vazolar, su dolduran ya da taşıyan bayanlar resmedilmiştir.
Yöresel mimarinin en ilgi çekici örnekleri 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Bu ilginç mimari gelenek, Ürgüp, Ortahisar, Mustafapaşa, Uçhisar, Göreme, Avanos, Kayseri sınırları içindeki Güzelöz ve hemen yanındaki Başköy, Ihlara Vadisi civarında Güzelyurt başta olmak üzere tüm Kapadokya kasaba ve köylerinde de görülebilmektedir.