Osmanlı hanedanının muhteşem ikametgâhıydı Topkapı Sarayı. Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan saray, 1478’den itibaren İmparatorluğun hem ikametgâhı hem de yönetildiği yer oldu. Topkapı Sarayı’nda yaşananlar koskoca bir imparatorluğun geleceğini belirledi; çoğu savaşın kararı orada alındı, yaşamlar başladı, yaşamlar bitti. Bugün artık müze olan Topkapı Sarayı’nda tarihin sırlarını sezdirse de ele vermeyen mücevherlerin, silahların, mukaddes emanetlerin yanı sıra padişahların en muhteşem giysileri de sergileniyor.
Saray, ihtişamlı Türk kumaşları ve bunlardan yapılmış padişah kaftanlarıyla dünyanın en ünlü koleksiyonlarından birine sahip. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında bu hazine, padişahın özel izniyle, Sultan Abdülmecid’in yaptırdığı vitrinlerin içinde sergileniyor, elçilik mensuplarınca görülebiliyordu. Sarayın onarım geçirmesinin ardından, 1947’de Has Oda Koğuşu’nda sergilenen kaftanlar, 1964’de bugünkü Padişah Elbiseleri Sergi Salonu olan Seferli Koğuşu’na taşındı.
16. yüzyılın başlarından itibaren sultanların kaftan ve giysileriyle Has Odalı iç oğlanları ilgilenirdi. 17. yüzyılda, sarayda müzik öğretmenliği yapan Bobovi, hatıratında, kaftanların kaftan ve diğer kumaşların Hazinedar Başı yönetiminde dışarı çıkartılarak havalandırıldığını yazar.
Osmanlı sultanları giyim-kuşama önem verir, lüks kumaşlardan dikilmiş kaftanlar giyerlerdi. Onların kalite arayışları dokumacılığın gelişmesinde önemli bir yer tutar. Saray kıyafetleri ve mefruşat için kullanılan kumaşlar saray bünyesindeki atölyelerde hassa nakkaşları tarafından hazırlanan desenlere göre dokunurdu. Bu atölyeler yeterli olmadığı zamansa İstanbul ve Bursa’daki diğer atölyelere sipariş verilirdi. İpekliler devlet tarafından kontrol altında tutulur, çözgü tellerinin sayısından boyasına dek her detayın esaslarına uygunluğuna bakılırdı.
Görkemli giyecekler kemha (brokar), kadife, çatma (bir kadife türü), seraser (altın ve gümüş alaşımlı telle dokunmuş ipekli kumaş), diba, atlas, canfes, tafta, vala, çuha, sof ve şal gibi kumaşlarla oluşturulurdu. Topkapı Sarayı’nın sayıları 1550’yi bulan giyim-kuşam koleksiyonu ölen padişahın üzerinden çıkan ve sahip olduğu diğer giysilerinin saklanmasıyla oluştu. Padişah elbiseleri hazine eşyası sayıldığından Hazine’de saklanırdı. Ölen sultan, hanedan mensubu yüksek rütbeli devlet memuru ve din büyüklerinin eşyalarının türbesine konulması bir gelenekti ve bu türbelerden toplanan giysiler de Saray’daki koleksiyona katılırdı. Osmanlı sarayındaki ipekli ve pamukluların bir bölümünün menşei Hint, İran ve Mısır’dır. Çin malları dolaylı olarak giriş yapmıştır. Krem rengi ipekten tek renkli damask dokuma çocuk kaftanı, yine aynı renkte, içleri ejdere benzeyen kıvrımlarla doldurulmuş küçük yuvarlak desenli merasim kaftanı, tüm yüzeyi köşeli meandır kıvrımlarıyla doldurulan şalvar, Kanuni Sultan Süleyman’a ait dolaşma desenli dizlik Uzakdoğu’nun gizemli havasını taşır. Son Çin hanedanı Manchu Ch’ing döneminin Avrupa’da ün yapmış elbiseliğinden bir örnek de saray koleksiyonunda yer alıyor. Saray koleksiyonunda, uzun elyaflı, ince ve yumuşak dokusu çok ince pamuklular üretmeye uygun olduğundan, Hint pamukluları ve ipeklileri de bulunuyor. Hindistan’da Ortadoğu için üretilen ürünlerin en ilginci ‘came’ denilen iki parçadan oluşan elbiselik kumaştı. Saray koleksiyonunda 16. yüzyılın sonu, 17. yüzyılın başına ait Hint ipeklisinden Sultan I. Ahmed’in (1603-1617) iki kaftanı, oğlu IV. Murad’ın (1623-1640) çocukluğuna ait bir kaftanı ve şalvarı ile yetişkinlik dönemine ait kısa bir kaftanı bulunuyor. Saray koleksiyonunda Doğu kökenli kumaşlar arasında kuvvetli İran etkisi görülen Timurlu dönemi kumaşlarından da bazı örnekler bulunuyor; çoğunlukla tek veya iki renkli damask tekniğinde dokunan bu ipekliler çok ince kıvrımlar ve aralarında hatayi başlarıyla dikkat çeker.
İran sanatının gerçek üslubuna kavuştuğu Safeviler döneminde üretilen ipeklilerin esin kaynakları Leyla ve Mecnun, Hüsrev ile Şirin gibi kahramanlar olmuş ve bu öyküler çiçek, kuş ve kelebek motifleriyle süslenmiş. Bu dönem kadifelerinden Hüsrev ile Şirin’i konu alan bir çatma kadife parçası ile üst üste iki madalyon şemasının dolaştığı, iri hatayi çiçekleri ile zenginleşen bir kadife parçası da koleksiyon içinde yer alır.
Topkapı Sarayı Müzesi’nde yer alan padişah giysilerinin her birinin öyküsü de menşei de farklı. Ve geçmişin bilinmezliğiyle bezeli bu parçaların tümü padişahlara layık güzellikte.